Hep Genç  Kalanların Ülkesi Senegal

Afrika'nın en batı noktasına gitmeden olmazdı tabii ki. Fransızların kış tatilini neden Senegal’de geçirdiğini, Dakar’a gittiğinizde fazlasıyla anlıyorsunuz. Senegal benim favori ülkelerimdendir.
Yılın 12 ay ortalaması sıcaklık 30 derece civarıdır. Senegallilerin yüzlerindeki tatlı gülümseme, stressiz tavırları onları yaşlandırmıyor; öyle ki yüzlerinde kırışıklık yok, yaşlarını öğrendiğinizde ise "İmkansız!" diyorsunuz. Bunun nedeni iklim midir, hormonları mı farklı çalışır yoksa gerçekten stressiz olmaları mıdır bilinmez.

Senegal’e çok fazla seyahatim oldu, Fas üzerinden, Gambia üzerinden hatta direkt uçuşlarla. Her bir seyahatimde de huzurla doldum.
Senegal adı “Sunugul"dan geliyormuş ve "Aynı kanonun içindekiler." demekmiş. Gerçekten de aile ilişkileri çok güçlü. Düğünlerine ve cenaze törenlerine şahit oldum, bizimkilere çok benzerlik gösteriyor. Cenazede ağıt yakmaları, düğünde toplanıp yemek vermeleri, bizdeki gibi kız tarafına hediyeler verilmesi gibi birçok ortak nokta var. Yalnız farklı olarak, bir erkek birden fazla evlilik yapabiliyor. Bu seçimi sanırım 18 yaşına geldiğinde yapıyor yani çok eşli mi, tek eşli mi olacağını. Çok eş maddi güç göstergesi. Mesela, İş yaptığım bir dostumun iki eşi vardı ve "Biraz para kazanırsam bir tane daha alacağım." diyordu. Bir eşi muhasebeye, diğer eşi müşteri ilişkilerine bakıyordu ve ikiside aynı ortamda çalışıyordu kavgasız bir şekilde. Evine gelince, çok katlı gayet büyük bir evdi. Bütün bu evliliklerden olan çocuklarının eğitimini de hiç eksik bırakmıyordu. Evin bir odasında bir çocuğu piyano dersi alırken, diğer odada bir tanesi matematik dersi alıyordu. Ayrıca ablasının eşi öldüğü için onun çocuklarını da himayesine almıştı. Bütün bunların yanında bu çocukların eğitim için Fransa’ya gitmesini de eklersek, insanların neden çok çalışkan oldukları daha da anlaşılıyor.
Hiç kavga eden ve tartışan ya da sokaklarda bağrışan bir gruba denk gelmedim, belki de şu meşhur güreşlerinin bunda etkisi vardır. Tüm televizyon kanallarında herkes heyecanla bu geleneksel ve sadece bu ülkeye mahsus olan güreşi izliyor. Bu güreşler ilginç bir seremoni ve dansla başlıyor, devamında güreş yapılıyor. Bu güreşin bu halkı nasıl bağladığını bir Senegal atasözü sanırım özetler : “Ağaçların dalları yukarıda dövüşüyordur ama kökleri aşağıda öpüşür.”
Atletik yapıları da Senegallileri diğer Afrikalılardan çok net ayırıyor. Özellikle havalanında kapıya yaklaşınca etrafınızdaki erkekleri pek önemsemeseniz de topuklu ayakkabılı ince, uzun boylu bayanların yanında kısa kalırsınız. Bu arada mümkünse uçuşlarda koridoru yakalamanızı da tavsiye edebilirim aksi halde o uçuş ki en azı 4 saat bayağı sıkıntılı bir hal alabilir.
Aynı zamanda titiz, temiz ve saygılı bir toplum, büyüklere eğilerek selam veriliyor. Özellikle dini liderlerin karşısında eğilerek selamlama hakim. "Otur." işaretinden sonra oturuluyor.
Yemek kültüründe tüm Fransız yemeklerini görebilirsiniz. Ama halkın günlük yemeklerine gelince acı soslu sebze ve pilav, geçmişten gelen bir alışkanlık. Atlantik okyanusunun hediyesi Tuna balığı hem bolca ihraç ediliyor hem de balığa doyuyorsunuz. Okyanusun istakoz gibi diğer hazinelerine bir tatmakta fayda var. Buoy denilen Baobab ağacı meyvesinin suyu, Hibiscus suyu ve zencefil gazozunu sevdim, denemelisiniz.
Fotoğraf çekerken izin almanız gerekiyor, Dakar’da belli yerlerde pek problem olmuyor ama içeriye özellikle Touba’ya geçtiğinizde izin almanız gerekiyor. Fotoğrafların ruhlarını tutsak ettiğine inanıyorlar. Nüfusun yüzde 90‘ı Müslüman ama ilginç batıl inançları var.
Tüm dünyanın adını meşhur rallisi ile duyduğu Dakar Afrika’nın batısının Paris’idir. Dakar limanı önemli ve büyük bir liman. Endüstri Dakar etrafında toplanmış. Büyük yağ fabrikasını hemen görüyorsunuz. Aynı zamanda Dakar limanı Mali’nin de Togo-Loome’den sonra kullandığı ikinci çıkış kapısı.
Ülke ekonomisinin büyük kısmını tarım oluşturuyor. Yerfıstığı, darı, pirinç, pamuk, şekerkamışı. Ama asıl ekonomiyi fosfat kurtarıyor.
Temel tüketim mallarında Fransız ürünleri piyasaya hakim. Çok ucuz olduğu da söylenemez. Tekstilde bile ürünlerin fiyatlarını gördüğümde oldukça şaşırdım. Bavul ticareti yapan tekstilci Türklerin bile para kazandığını duydum. Senegal’de çok sayıda Türk var ve marketlerde de pek çok Türk ürünü görmek mümkün. İmalat sektöründe metal sanayinden, gıda sanayine kadar bir çok alanda orta ölçekte imalathane var. Toptancılar genelde Afrika ‘nın birçok yerinde olduğu gibi Lübnanlı.
Ülkede Fransızca konuşuluyor ama halk arası dil Wolof. Ülke nüfusu 15 milyon civarı ve büyük çoğunluğu 25 altı ve işsizlik oranı yüksek. Bundan dolayı seyyar satıcılıkla günlük yaşayan işportacı büyük bir kesim var. Afrikanın en iyi terzileri Senegal’de, yalnız baraka dükkanlarında bireysel çalışan bu terzileri biraraya getirip bir konfeksiyon işletmesi kurulması çok zor görünüyor. Dar dokuma çok ünlü ve güzel kumaşları var. Kumaşı alıyor yanında hemen bir ısmarlamacı terziye gidiyorsunuz, ölçüleriniz anında alınıyor ve 2 gün içinde takım elbisenizi alıyorsunuz.
Türk yatırımcılar için bir çok sektör açık, ama makine ve tesis satışında en büyük rakibimiz Hindistan. Hintliler birçok büyük tesisin kurulumunu yapmış.
Çalışma saatleri sabah 8’de başlıyor öğleden sonra 3.30'dan sonra kimseyi bulamıyorsunuz. Çoğu plajda spor yapıyor gün batımına doğru. Rahat insanlar anlayacağınız. Bankalar devlet daireleri 3.30'da kapıyı kapatıyor ve dörtden sonra kimse kalmıyor.
Dakar’a 200 km mesafede Touba, aslında dini yönetim merkezidir ve meşhur Afrika'nın en büyük camilerinden birine sahiptir. Touba kutsal bir şehir, aynı zamanda da cennetteki ağacın ve Arapçadan gelen anlamı olan saadeti de şehir tamamen yansıtıyor. Ülke aslında Touba’dan Şeyh ‘in görünmez eliyle yönetiliyor.
Quakam’daki cami, Afrikanın en büyük anıtı olan Rönesans Anıtı, Afrika'nın en batı ucu Cape-Vert yani Yeşil Burun, Pembe Göl, Toubadaki Cami, Joal Fadiouth Adası, Kölelerin Adası Goree Adasını da gelmişken görülmesi gereken yerlerden birkaçı.
İlk Baobabımı aldığım yerdi Senegal, Hayat ağacı da denen bu ağacım büyüdükçe benim için de büyüdü Afrikam.

Makaleler